Sincap Evcil mi, Vahşi mi? Bir Sincapla Tanışmamın Hikayesi
Kayseri’nin o ilkbahar sabahlarında, güneş tam tepede parlıyor ve her şey canlanıyor. Rüzgar hafifçe eserken, odamın penceresinden dışarı bakıyorum. Gözlerim, parkın yeşil alanlarında koşturup duran bir sincabı fark ediyor. O an, içimde bir şey kıpırdıyor. Bu kadar güzel bir şeyin bu kadar özgürce hareket edebiliyor olması beni derinden etkiliyor. Ama bir de aklımda bir soru var: Sincap evcil mi, vahşi mi? Hayatımda ilk kez karşılaştığım bu minik canlı, bir yandan çok sevimli, ama diğer yandan doğanın parçası olarak ne kadar özgür?
O Sincapla İlk Karşılaşmam
İlk kez onu, bahçemizde gördüm. Bir sabah, camdan bakarken, karşımdaki ağacın dalında bir şeyin hareket ettiğini fark ettim. Bir sincaptı. Çok sevimliydi, o minik pençeleriyle ağacın dalına tutunmuş ve gözleri dikkatle etrafı izliyordu. İçimde bir sıcaklık hissettim. Yavaşça pencereyi açtım ve onu daha yakından izlemek istedim. O kadar dikkatle bakıyordum ki, adeta zaman durmuş gibiydi. Bir süre sonra, o küçük sincabın ağacın dalından nasıl aşağıya doğru süzüldüğünü ve yere indiğini gördüm.
Bir anda içimde bir kıvılcım yandı. “Keşke onu evime alabilsem,” diye düşündüm. Ama hemen ardından, aklımın içinde bir ses belirdi: “Evcil mi, yoksa vahşi mi? Onu tutmak isterken, doğasına ne kadar zarar vermiş olurum?”
Evcil Bir Sincap Mümkün Mü?
İçimdeki duygular birbiriyle çarpışmaya başladı. İçimdeki küçük çocuk, ona dokunmayı, onu kucaklamayı ve belki de evimde bir arkadaşım olmasını hayal etti. Ama içimdeki daha olgun tarafım, bu düşünceye karşı çıkıyordu. “Bir sincap, özgürlüğüne düşkün bir hayvandır. Onu evcilleştirmek, onun doğal yaşamını kısıtlamak demektir,” diyordu. Bu düşünce, beni derinden sarstı. Her şey o kadar masum görünüyordu ki… Ama bu masumiyetin ardında, doğanın doğal döngüsüne müdahale etmenin ne kadar tehlikeli olduğunu fark ettim.
Ve sonra, o sincap bir gün kayboldu. O minik canlı bir sabah, aynı yerde, aynı ağacın dalında, aynı şekilde görünmedi. Aradım, gözlerimi her yere dikerek baktım ama onu bir daha göremedim. İçimde bir boşluk oluştu, bir hayal kırıklığı. O kadar yakınken, onu tutamayacak olmak… Bu kayıp, aslında benim için daha fazlasını ifade ediyordu: Sincap, benim gibi insanlar için sadece bir eğlence unsuru değil, doğanın bir parçasıydı. Onu bir arada tutmak, aslında ona ve doğaya zarar vermekti.
Doğanın Kuralı: Sincap Vahşi Bir Canlıdır
O günden sonra, içimdeki duygularla barıştım. O sincap vahşi bir canlıydı ve ben onu sevdiğim kadar, onun özgürlüğüne de saygı göstermek zorundaydım. Sincaplar, doğanın kanunlarına uyarak yaşamlarını sürdüren, kendi hayatlarını kendi başlarına idame ettiren varlıklardır. Bir sincap evcilleştirilemez; çünkü onların kalbi, vücudu, ruhu doğa ile iç içedir. Onlar özgürlüklerinin bedelini hiçbir zaman ödemek istemezler.
Bir süre sonra, doğada serbestçe gezinen sincapları görmek, bir bakıma bana huzur verdi. Onları izlerken, aklımda bir soru hep kaldı: “Sincap evcil mi, vahşi mi?” Ancak artık bu sorunun cevabını biliyorum: Sincaplar, vahşi birer yaratık. Onların güzellikleri, özgürlüklerinden gelir. Ve belki de bu özgürlüğü onlara vermek, doğaya duyduğum saygının bir göstergesiydi.
Hayal Kırıklığı ve Umut
İçimde bir hayal kırıklığı vardı, evet. Ama aynı zamanda bir umut da vardı. O sincap kaybolsa da, başka bir yerlerde özgürce koşuyordu. Belki de onun özgürlüğü, benim içimdeki bu hayal kırıklığını aşmama yardımcı olmuştu. Onun bir gün geri dönmeyeceğini bilerek, ona veda ettim. O, ne kadar evcilleştirilemezse, ben de ne kadar özgürlüğümü kaybetmemeye çalıştıysam, her birimizin kendi yolunda olması gerektiğini öğrendim.
Ve şimdi, o sincap hala gözlerimin önünde canlanıyor. Belki de hepimizin içindeki vahşi taraf, dışarıda olmalı. Sincaplar bize, doğanın kurallarına ne kadar saygı göstersek, kendimize o kadar yakınlaşacağımızı hatırlatıyor. Sincaplar evcil değil, vahşi. Ama işte, bu vahşi doğalarıyla bize en güzel dersi veriyorlar: Özgür olmak, aslında en güzel yoldur.
Sonuç
Sincap evcil mi, vahşi mi? Bu sorunun cevabını vermek, bazen hayatın da ne kadar karmaşık olduğunu anlamak gibi. İçimdeki duygular, hayal kırıklığı ve umut arasında gidip gelirken, öğrendim ki doğanın bir parçası olmak, onun kurallarına saygı göstermek demek. Sincaplar, bu kuralların bir yansımasıydı. Ve belki de onların vahşi doğasında, bir insan olarak en büyük huzuru buldum: Her şeyin bir yeri, zamanı ve özgürlüğü vardı. Bu özgürlüğü ona bırakmak, bir hayal kırıklığından çok, bir ders, bir umut oldu.