Merhaba dostlar — bugünkü yazıda küçük gibi görünen ama yazının ruhunu biçimlendiren bir soruya odaklanıyoruz: “Demiş ki” ifadesinden sonra hangi noktalama işareti gelmeli? Belki de kimsenin dert etmediği bir detay — ama bir romanın, bir duygu aktaran cümlenin duygusunu, akıcılığını veya anlaşılırlığını tamamen değiştirebilir. Gelin birlikte keşfedelim: bu ince kural nereden geliyor, bugün neden önemli, ve ileride yazının dili nasıl dönüşebilir?
“Demiş ki”nin Kökeni ve Yazılı Anlatıdaki Rolü
Türkçede “demiş ki” tipi ifadeler, ağızdan çıkan sözü, aktarma biçimini ya da birinin söyledikleriyle onları anlatıya dahil etme ihtiyacını karşılar. Bu yapı çoğu zaman bir alıntıya ya da anlatılan konuşmaya zemin hazırlar. Dolayısıyla yazının, okuyucuya net bir sinyal vermesi gerekir: Bu noktadan sonra bir alıntı mı geliyor, yoksa anlatıcı mı devam ediyor?
İşte bu yönüyle “demiş ki” ifadesi, sadece geçmişten gelen bir kalıp değil — yazılı iletişimde konuşma ve anlatıyı birbirinden ayıran bir geçit taşıdır. Bu geçidi düzgün biçimde kullanmak, hem yazının okunurluğu açısından hem de anlam bütünlüğü için kritik.
Noktalama: “Demiş ki”den Sonra Ne Gelmeli?
Doğrudan Alıntılarda — İki Nokta ( : )
Eğer “demiş ki” ifadesinden hemen sonra, konuşanın tam sözleri, yani doğrudan alıntı yer alacaksa, geleneksel ve en yaygın kabul gören kullanım “iki nokta üst üste”dir. Yani:
Ali demiş ki: “Yarın erken çıkacağız.”
Bu kullanım, okuyucuya “Şimdi bir alıntı, doğrudan konuşma başlıyor” mesajını verir. :contentReference[oaicite:1]{index=1}
Dolaylı Anlatımda — Virgül veya Noktalama Yok
Öte yandan, kişi söylediği şeyleri dolaylı biçimde aktarıyorsa — yani tam konuşma değil, anlatıcı yorumu niteliğinde bir özet — “demiş ki”den sonra virgül ya da bazen hiçbir noktalama işareti kullanmadan devam edilebilir:
Ali demiş ki yarın erken çıkacağızmış.
Ya da dilerseniz virgül de kullanılabilir:
Ali demiş ki, yarın erken çıkacağızmış.
Bu kullanım, sözün bir alıntı olmadığını, anlatıcının söz konusu bilgiyi kendi ifadesiyle aktardığını gösterir. :contentReference[oaicite:2]{index=2}
Neden Bu Kural Önemli? Yazının Akıcılığı ve Anlam Netliği
Küçük bir noktalama farkı — ama okuyucu için büyük bir iş. İki nokta kullanırsanız, okuyan kişi “tam konuşma mı geliyor?” diye hazır olur; tırnakla beraber, cümle doğrudan aktarılan bir söze dönüşür. Virgül veya noktasız kullanımda ise, okur anlatıya devam eder, sözün yoruma dönüştüğünü anlar.
Bu küçük ayrım, özellikle roman, hikâye, röportaj veya edebi metinlerde — ama aynı zamanda blog yazılarında — çok değerli. Yanlış kullanım, hem anlamı bulanıklaştırır hem de metni doğal olmaktan çıkarır.
Gelecekte Noktalama ve Anlatım Dinamikleri Nasıl Değişebilir?
Yazılı anlatım dijital ortama taşındıkça; chat, sosyal medya, mikroblog, anlık mesajlaşma gibi biçimler yaygınlaştıkça — geleneksel noktalama kurallarının sınırları esnemeye başladı bile. Belki birkaç yıl içinde “demiş ki:” gibi klasik yapılar daha az kullanılacak, yerine emoji, satır içi italik ya da başka görsel‑anlatım araçları geçecek.
Fakat hâlâ, yazının uzun soluklu ve kalıcı olan metinlerinde — blog, makale, edebi yazı — bu kuralların önemi sürecek. Çünkü bu ortamlar, anlam netliği, akıcılık ve okuma deneyimi açısından geleneksel yazının tüm inceliklerini gerektiriyor.
Siz Ne Düşünüyorsunuz?
“Demiş ki” ifadesini siz nasıl kullanıyorsunuz? İki nokta vermek sizin yazınızda sözün ciddiyetini artırıyor mu, yoksa virgül‑anlamsızlık daha doğal mı geliyor? Hadi, kendi deneyimlerinizi paylaşın — ve belki birlikte üzerinde düşünelim: Noktalama, sadece kurallar değil; ruhun, sesin, duruşun bir ifadesi olabilir mi?
::contentReference[oaicite:3]{index=3}